30 Nisan 2013 Salı

Kalabalık bir şehir düşünün. Çok kalabalık. Hiç kimseyi tanımıyorsunuz, hatta dillerini bilmiyosunuz. Yalnızsınız yanınızda olan tek şey  O. 
Onu kaybettiğinizi düşünün şimdide. Nasıl hissettiniz? 
İşte tamda bu şekilde ilerliyoruz. Hayatımızdaki herkesi tek bir adam için siliyoruz. HERKESİ. Kimsenin duygularını, düşüncelerini, hayallerini, görüşlerini bilmiyoruz hatta o adam için öyle bir hale geliyoruzki yıllardır tanıdığımız insanların yanından geçerken selam vermiyoruz. O olsun yeter, o duyarsa kızar şimdi aramı bozmıyım. o şöyle o böyle o o o o o o oo. Sonra bi gün onu hayatımızdan çıkardığımızda bakıyoruzki ulan biz kaybolmuşuz. Biz diye bi şey kalmamış. Kimseye yaklaşamaz oluyoruz onu hayatımızda istemesekte onun izlerini kapatamıyoruz. Hem isteyip hem istememek nedir bilirmisiniz ya. Ulan bi şeyi ya istersin ya istemezsin. Ama yok bazen o gerizekalı kalp öyle bi kemiriyoki alışkanlığı hah işte o zaman sarıyosun kafaya boklu bezi. İnsanları yeniden tanıman, sevmen, güvenmen, anlaman zaman alıyo yeniden doğuyosun, yeniden başlıyosun, yeniden ayaklanıp yürümeye başlıyosun belki dikkat ediyosun bu sefer ama ayağına cam çoktan batmış oluyo. Neyseki bi müddet sızlasa hatta mikrop kapsada sonrasında asıl adım nasıl atılırmış öğreniyosun.