8 Aralık 2012 Cumartesi

İşte bir adamı öyle bir seviyorsun ki...

Özlüyorsun. Olağanüstü derecede özlüyorsun. Susuyorsun. Konuşamıyorsun. Konuşsanda kimse anlamıyor. Öyle bir seviyorsun ki onun haricindeki hiçbir şeyi görmüyorsun. Deli divane oluyorsun. Bir sözüne dünyayı siliyorsun. Sonra o gidiyor özlüyorsun işte. Öyle bir özlüyorsunki tesellisi olmuyor. Çaresiz kalıyorsun, biliyorsun. Hiçbir şey yapamayınca çıldırıyorsun, yine susuyorsun. Kısa anlamsız cümleler kuruyorsun; öznesi hep o. Ondan başkası ilaç olmuyor. Bir o olsun başkası olmasada olur diyorsun. Dedikçe kaybediyorsun. Kaybettikçe yalnız kalıyorsun. Yalnız kaldıkça en başından ona yanıyorsun. Ona yandıkça değersizleşiyorsun. Sen onu sevdikçe o uzaklaşıyor. Sen ona gittikçe o kaçıyor. Sonra bir gün vazgeçiyorsun o geliyor. Tam oldu diyorsun o yine gidiyor. Bütün unutulmuşluğunu mahvediyor ve gidiyor. Seni kendine çekiyor sonra kayboluyor. Belki elinde olmadan yapıyor. Belki oda her şeyden çok seviyor. İstiyor. Özlüyor. Bilemezsin, bilsen zaten duramazsın balkondan atlarsın. Ama oda bilmiyor, aslında yoruyor. Farkında olmadan bütün dünyanı kafana yıkıyor ve gidiyor. Gölgesinde yaşamaktan yoruluyorsun. Etrafındaki herkeste onu aramaktan yoruluyorsun. Onu görme arsuzundan çıkamıyorsun, yoruluyorsun. Dönme umudundan  yoruluyorsun. Bütün bunlardan bu kadar yorulmana rağmen asla ondan vazgeçemiyorsun, yine yoruluyorsun. Asla onu bırakamıyorsun. Asla anıları silip atamıyorsun.Üzerinden günler, aylar, yıllar geçiyor sen hala onu düşünüyorsun, onu seviyorsun, onu istiyorsun. Fotoğraflarına bakıp, videolarını seyredip, yüz hatlarını ona benzetmeye çalışıyorsun, sonra zamanla onun gibi oluyorsun. Kaçtıkça içine gömülüyorsun, unuttukça en baştan hatırlıyorsun. Bir fotoğraf, bir video, bir ses kaydı, bir koku.... Bütün geçmişini mahvediyor. Sadece geçmişin olsa iyi, geleceğinden bile çıkarıp atamıyorsun. İşte bir adamı öyle bir seviyorsun ki, o yokken hayatın onun gibi yaşamakla geçiyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder