11 Aralık 2012 Salı

Senin gibi olmaya başlıyordum...

Küçücük ellerimle yazdığım şiirlere sığdırdım ben seni. Küçücük parmaklarıma, küçücük yüreğime. Olmazsa olmazlarımın arasına koydum seni...
Koydum koymasına ama olmasanda yaşadım. Yaşadım işte; uçsuz bucaksız denizin ortasında yalnız kalırcasına yaşadım, bitmek bilmeyen çölün ortasında susuz kalırcasına yaşadım. Hep eksik yaşadım, hep noksan, hep hayallerle, umutlarla ve hayal kırıklıklarımın kalbime batışının acısıyla. Senelerce kışı yaşadı kalbim, yıllarca ağladı, bitmek bilmeden özledi, hiç yorulmadan sevdi. Koskoca ruhum yoruldu, küçücük kalbim hiç yorulmadı.Öyle sevdim işte, her gün dönme umudunu sevdim. Beklemeyi sevdim. Dönmeyeceğini bilsem dahi, bir bankta oturup seni beklemeyi sevdim. Sonra zamanla sensizliği sevdim, varlığımda yokluğunun kaybolmasını sevdim.

Daha sonra eksikliğini tamamlamayı öğrendim, senin gibi olmaya başladım. Sen gittiğinden beri; senin gibi bakmaya, senin gibi gülmeye, senin gibi kokmaya başladım. Ben senin sevginle senin gibi olmaya başladım, zamanla senden ne kadar kaçsamda sana daha çok yakınlaşmaya başladım. Ve insanlarla konuşurken mimiklerimin tamamen sana benzediğini farkettim, sen olmaya başlıyordum kurtuluşum yoktu; varlığım yokluğuna hapsolmuştu. Sonra birde bu hapsoluşu sevdim. Ama ben hep sevdim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder